Galip Derviş – 2. Sezon

Resim

Ve pek sevdiğimiz başarılı dizi Galip Derviş‘in 2. sezonu da sona erdi. Tabii, geçen sezonu Haziran ayının 3. haftasında bitirdiklerini (aslında sezon finali olarak yayınlanmayan bölümü kanal “sezon finali” olarak yayınlamıştı) düşünürsek erken bir veda oldu ama olsun. Bu yıl bir sürü diziyi kaldırarak seri katil lezzetini yakalayan Kanal D‘nin öyle ya da böyle ayakta durabilen nadir dizilerinden biri oldu. Hiçbir reklam yapılmadan yayına giren dizi, büyük bir sürpriz yaşattı. İntikam‘dan önce yayınlanmaya başlayan dizi, güçlü rakiplerle kapıştığı için reytinglerde de büyük bir düşüş yaşadı. Düşüşe geçen İntikam’ın hayatını az buçuk kurtardı, ama bunun için kendisini feda etmek zorunda kaldı. Neyse ki, kanal bu hatadan çabuk döndü ve diziyi Cumartesi gecesine taşıdı. Reytingleri tam yükselmişken, Pazar akşamına geçen dizi Güneşi Beklerken rüzgarıyla hemen üst sıralara çıkarak sezonu kapattı. Hatta AB grubunda diziyi geçip Survivor‘un arkasına yerleştiği zamanlar bile oldu. Benim tanıdığım Kanal D diziyi hemen bitirirdi, ama olmadı. Gerçi dizi bu sezon çok da istikrarlı yayınlanmadı. Hatta 1 ay kadar yayınlanmamıştı yılın başlarında. Tüm sezonu “Bitirilecek mi?” korkusuyla geçirdiğimiz yapım, sonuç olarak hem bize, hem de reyting konusunda kanala rahat bir nefes aldırdı.

Galip Derviş‘in ünlü Amerikan dizisi Monk‘tan uyarlama olduğunu bilmeyen kalmamıştır sanırım. Eski bir komiser olan ve çok sevdiği karısının ani ölümünden sonra obsesif kompulsif kişilik bozukluğu yaşayan Galip (Engin Günaydın), dostları Hülya (Algı Eke), başkomiser İzzet (Orhan Güner) ve komiser Ahmet (Ersin Korkut) ile birlikte her bölümde yeni bir cinayet çözüyor. Hepsi de birbirinden ilginç, ama Galip zekasıyla her şeyin üstesinden kolayca geliyor.

Resim

Dizinin ikinci sezonunun pek sevememiştim başlarda. İlk sezonun tadını vermiyordu açıkçası. Temposu düşük ve oldukça basitti. Evet, çoğu zaman düşündüren dizimiz, “basit” olmayı tercih etmişti. “Hep böyle mi gidecek?” derken, kalite çıtası yavaş yavaş yükselmeye başladı. Hülya’nın özel hayatını da tanıma imkanımız oldu. Galip’in gölgesinde yaşamak istemeyen, fakat ona her zaman destek olan Hülya’nın minik aşk maceralarına da tanık olduk. Ama işin kötü tarafı Hülya’nın annesi Pervin (Deniz Türkali), çok az gösterildi. Hatta sezonun ikinci yarısında hiç yoktu. Bu yüzden ilk sezonda da sık sık değinilen aile ilişkileri de yalan oldu. O “aile” tarafı Yusuf (Ege Gürel) ile giderilmeye çalışıldı, ama çok da yeterli olamadı.

Galip’in karısı için neler yapabildiğini de gördük. Özellikle 37. ve 38. bölümleri izlemenizi rica ediyorum. Daha önceki Derviş portresi ile oradaki Derviş portresinin farklılığına inanamayacaksınız. Ayrıca Derviş’in yalnızlığını ve dost bildiği insanları farklılıkları sebebiyle elinden kaçırdığını da gördük. Galip ve Hülya’nın insani yönlerine bu sezon biraz daha ağırlık verildi kısacası. Bu arada diziye “Monk çakması” diyenleri de anlayamıyorum. Dizi, zaten ilk bölümünden uyarlandığı dizinin aynısı olmayacağının garantisini verdi. Hatta, Monk’tan daha iyi olduğunu söyleyenler de çoğunlukta. Madem dayanamıyorsun, oturup izlemeyeceksin. Benzerlikleri yok mu? Elbette ki. Ama uyarlama konusunda benzerlerinden daha farklı bir yol izlemesi ve karakterlerden konuya kadar her şeyin başarılı bir şekilde yerelleştirilmesi sebebiyle hemen dikkat çekiyor. Bu arada yeni jeneriği oldukça beğendiğimi de ekleyeyim. Başlarda pek ısınamamıştım, ama yavaş yavaş sevmeye başladım.

Resim

Engin Günaydın, yine muhteşem ötesiydi. Galip’in arada kalmışlığını çok iyi yansıttı. Bu rolde kendisinden başka bir isim olsaydı kesinlikle batırırdı. Çünkü abartılmaya çok müsait bir karakter bu. Günaydın’ın karakteri itici değil de, sempatik olarak algılamamızdaki önemi çok büyük. Ama sezonun asıl yıldızı bence Algı Eke‘ydi bence. Daha önce de söylediğim gibi bazı bölümlerde Hülya fazlasıyla öne çıktı ve ezilmeden kendini gösterebilmeyi başardı. Orhan Güner ise bence hak ettiği değeri görmüyor. Herkes Günaydın ve Eke’den o kadar çok bahsediyor ki, Güner’i konuşmaya fırsat kalmıyor. Ama bence karakterine çok yakışıyor kendisi. Ersin Korkut için ise kararsız kaldığımı söylemeliyim. Bazı bölümlerde oldukça iyiydi, bazı bölümlerde ise çok berbattı. Yine de bazen senaristler ona oldukça iyi şeyler yazdı. Bu dörtlüden sonra en çok görünen isimler olan Levent Öktem ve Ege Gürel‘in de öne çıktığı dizide Deniz Türkali ve İrem Şentürk‘ün rolleri de oldukça azaldı. Senaristlerden tek ricam, 3. sezonda bu karakterlere de ağırlık vermesi.

Konuk oyuncu anlamında Yalan Dünya ve Böyle Bitmesin ile başa baş yarışan dizide yine birçok ünlü isim boy gösterdi. Salih KalyonYiğit ÖzşenerSerdar OrçinYılmaz GrudaDurul BazanÖzkan UğurPerihan SavaşAzra AkınMustafa UzunyılmazAhmet SaraçoğluFeridun DüzağaçMurat EkenBerke HürcanAyşen GrudaEzel AkayCelil NalkaçanEylem YıldızTurgut TunçalpSimge SelçukDost ElverMurat ProsçilerBihter DinçelGülhan TekinFatih DönmezÇağlar Ertuğrul ve Kubilay Penbeklioğlu gibi isimler, bu sezonda öne çıkan konuk oyuncular arasındaydı. Herkes de üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getirdi.

Resim

Sonuç olarak Galip Derviş, alışılmışın dışındaki formatıyla, muhteşem oyunculuklarıyla, zekice düşünülmüş cinayetleriyle, hatta 60 dakikalık kısa süresiyle ve daha birçok özelliğiyle parlamasına rağmen, kanalı tarafından pek ilgi görmüyor. Küçük Ağa gibi saçma yapımlar dikkate değer görülüyor ne yazık ki. Üstelik birçok dizinin gözünün yaşına dahi bakılmadığı bir kanalda hayatta kalabilmesi de cabası. Reytinglerde istediğini alıyor ya, o yeter. Sonuç olarak, Galip ve arkadaşları için inişli çıkışlı bir sezon daha geride kaldı. Umarım gelecek sezon daha istikrarlı ve çok çok daha eğlenceli bölümler izleriz. Bu sezon da iyiydi, ama ister istemez ilk sezonun altında kaldı. Yine de aynı puanı veriyorum. Şimdi 4 ay boyunca Monk‘u izleme zamanı. Tüm bölümlerini izleyip yeni sezona öyle girmeyi planlıyorum. Bakalım, bu istikrarımı sürdürebilecek miyim? Neyse. Bir sonraki Sezon Günlükleri‘nde görüşmek üzere…

  • Sezonun Yıldızı  (Sezon Boyu Spotlight Ödülü): Algı Eke  (Hülya Uçar)
  • Sezonun Notu: [B+]

 

Lal

Resim

Bazı başarılı yönetmenler, çağın getirdiği teknolojilerden ve “değişim” kavramından bihaber olarak yaşıyor ve ilk edindiği sinema bilgileriyle yol almaya çalışıyorlar. Sonuç da genellikle hayal kırıklığı oluyor. Otobüs ve Cumartesi Cumartesi gibi klasiklerin yönetmeni Tunç Okan mesela. Umut Üzümleri isimli bir faciayı nasıl yönettiği hakkında herhangi bir fikrim yok. Ya da Bereketli Topraklar Üzerinde ve Vicdan gibi filmlerin başarılı ismi Erden Kıral… Kendisinin neden Yük‘ü çektiğini bilen var mı? Uğur Yücel de buna bir örnek olarak verilebilir. Aramızda Kalsın isimli dizide harikalar yaratsa da, aynı yıl içinde Benim Dünyam ve Soğuk isimli iki adet film çekmesini nasıl açıklayabiliriz? Benim Dünyam’ı sevmiştim, ama bazı yerlerde ciddi kusurları vardı. Eleştirmenlerin öve öve bir hal oldukları Soğuk’un ise tam bir fiyasko olduğunu tekrar söylememe gerek yoktur sanırım. Peki ya Şerif Gören‘e ne demeli? Yol gibi bir başyapıtla Ay Büyürken Uyuyamam faciası aynı kariyerde. Kabus gibi. Hatta kabusun tam de kendisi… Şimdi bu kulübe yeni bir üye daha katılıyor: Semir Aslanyürek. 1993’de çektiği Vagon filmiyle dikkat çeken Aslanyürek’in asıl yükselişi 2001’de vizyona giren Şellale ile oldu. Başarılı senaryosu, oyunculukları ve konusuyla birçok kişinin sevdiği bir film olmuştur. 2006’da vizyona giren ve başrollerinde Erdal BeşikçioğluMetin Akpınar ve Melisa Sözen‘in olduğu Eve Giden Yol 1914 ise hem gişeden mutlu ayrıldı, hem de eleştirmenlerin takdirini kazandı. 2009 yapımı 7 Avlu‘ya ise ayılıp bayıldığım iddia edilemez. Tam bir ajitasyon harikasıydı. Ve şimdi de geçtiğimiz yılki Altın Koza‘da büyük ödül için yarışan Lal. Aslanyürek’ten hala umudumu kesmiş değilim, ama film de… Neyse. Zaten film hakkında aşağıda bol bol konuşacağız. Hemen başlayalım en iyisi…

Lal, 1970’li yıllarda Antakya’da yaşayan Cemal ve Süleyman isimli iki çocuğu merkezine alıyor. En büyük ortak noktaları, yepyeni maceralara atılma konusunda duydukları istek olan ikili, kendilerini mahalledeki diğer çocuklara ispat etmek ister ve ilginç bir şey yapmaya karar verirler. O zamanlarda Adana’da Endişe isimli filmini çeken Yılmaz Güney‘in fotoğrafını çekmeyi amaçlayan çocuklar, yaya olarak çalıntı bir fotoğraf makinesiyle yola çıkarlar. Yolları yeni yüzlerle, yeni hayatlarla kesişen ikilinin yolculuğu böylece yeni bir boyut kazanacaktır.

Senaryonun birçok sorunu olsa da bunlardan en önemlisi, karakterlerin hiçbir derinliği olmaması sanırım. Oysa ki öykünün merkezindeki iki çocuğun geçmişleri hakkında bir fikir alabilirdik. Tek öğrenebildiğimiz şey, Yılmaz Güney hayranı oldukları. Onun haricinde pek de bir şey anlatamıyor. Daha doğrusu çabalıyor, ama eline yüzüne bulaştırıyor. Senaryo da yavaş yavaş bambaşka bir yola gidiyor. Haliyle de “çizgi film” haline geliyor Lal. Oysa anlatacak bir şeyleri var. Karakterlerin hepsi de biraz daha iyi yazılsaydı, zaten başarılı oyuncuların elinde olduğu için şaha kalkabilirdi. Belki bu kadar da puan kırmak zorunda kalmazdım ben de.

Karman çorman olan senaryoya birkaç küçük politik gönderme de sıkıştırmaya çalışan Aslanyürek, 87 dakikalık kısıtlı süreye hiçbir şey sığdıramıyor. Filmin sonu ise ayrı bir muamma. Film sona erdiğinde “Böyle bir sonla mı bitmeliydi?” diye düşünmeniz olası. Üstüne üstlük filmin tekniği de zayıf. Kurgu rezalet. Yeni Türkü‘nün yaptığı müzikler, filmi kurtarmaya yetmiyor. Ayrıca her daim güzel ve canlı olan Çukurova, Aslanyürek’in kadrajında öyle bir şeye dönüşüyor ki, sanki boyama kitabından fırlamışçasına kötü bir hal alıyor. Her geçen dakikasında çekilmez bir hale dönüşüyor film. Mükemmel bir film olmayacağını biliyordum, ama bu kadarını da tahmin etmemiştim açıkçası.

Başroldeki genç oyuncular Erdal Sarı ve Ata Murat Kalkan, oldukça başarılı. Sinemamızdaki çocuk (daha doğrusu reşit olmayan) oyuncular, hala umudu kesmememiz gerektiğinin göstergesi. Televizyondaki yeteneksiz ve itici (bkz. Emir Berke Zincidi) çocukların aksine, gerçekten çabalıyorlar. Belki yılın en iyilerinden değil, ama bu oyuncuları sinemada daha iyi yapımlarda görmek istiyorum. Daha yeni başladıkları kariyerlerini umarım kötü bir televizyon dizisi için yok etmezler inşallah. Gelelim deneyimli oyunculara… Erkan Can‘ın ne kadar muhteşem bir oyuncu olduğunu bilmeyen kalmamıştır herhalde. Böyle oynamıyormuş da kendini canlandırıyormuş gibi yapan oyuncular olur ya, Can da işte öyle. Şimdilerde Kara Para Aşk‘ta kötüden de öte bir karaktere hayat veren Can, filmi sırtlayan isimlerden biri olmuş. Gürkan Uygun ise kendini birbirinden farklı rollerde göstermeyi tercih etse de, Memati’den kurtulamamış maalesef. Emre Altuğ ise beni çok şaşırttı. Kendisinin bu kadar iyi bir performans sergilemesini beklemiyordum açıkçası. Ama Faytoncu Cabbar rolünde gerçekten iyi bir performans sergilemiş. Bakarsınız, belki benim listelerimde de yer bulur kendisi. Feride Çetin ise yeteneğini dışarıdan iyi görünen, ama içeriği kötü olan yapımlarda harcamayı tercih ediyor. Gerçekten sevdiğim bir oyuncu. Çabalamış kendini role verebilmek için. Ama yapımın en kötü yazılmış olan karakteri Çoban Kız. Ünlü yönetmen Ezel Akay‘ın da küçük bir rolü var. Kısıtlı süresinde dikkatleri üzerine çektiğini söyleyebilirim.

Lal, çağın en az 20-30 yıl gerisinde kalan kötü bir yapım olmuş bence. Aslanyürek’ten umudu kesmiş değilim, bizi hala iyi yazılmış hikayelerle şaşırtabileceğini düşünüyorum, ama bilgilerini tazelemesi şart. Yoksa kendisi de unutulup giden yönetmenler arasındaki yerini alacak. Sonuç olarak “Üzerinde biraz daha çalışılsa şaha kalkabilecek potansiyelde bir hikaye ve başarılı oyuncuların bir araya geldiği bir kadrodan böyle bir şey çıkabilir mi?” sorusuna en iyi biçimde cevap verebilecek bir film. İzleyecekseniz, sırf oyuncuları için izleyin derim ben.

[C]

Galip Derviş’e Konuk Olan En İyi 10 Oyuncu

Kanal D‘de yayınlanan Galip Derviş‘i ne kadar çok sevdiğimi ve başta Engin Günaydın olmak üzere birbirinden yetenekli oyunculara sahip olduğunu neredeyse herkes biliyor. Şimdiki yazım da, bu diziye konuk olan ünlü oyuncularla ilgili. 18 bölümlük ilk sezona bir çok oyuncu konuk oldu. Aralarından 10 tanesini seçmek çok zor oldu. Umarım beğenirsiniz listemi. Buyursunlar efendim…

Görsel

#10 – Yavuz Seçkin              Rolü: Doktor Tarkan

Yer Aldığı Bölüm: Fil Hamdi  (4. Bölüm)

Ünlü komedyen Yavuz Seçkin, dizinin 4. bölümü olan Fil Hamdi‘ye konuk oldu. Fil Hamdi (Ezel Akay)’nin üzerine kalan bir cinayeti çözmeye çalışan Galip, bir şekilde asıl katilin Tarkan olduğunu ve emirleri kendisine Fil Hamdi’nin verdiğini öğreniyordu. Karakteri büyük bir soğukkanlılıkla canlandırdığı için listeye aldım dizide gerçek hayatındaki kişiliğinden oldukça uzak bir karaktere hayat veren Seçkin’i.

Görsel

#9 – Ezel Akay                Rolü: Fil Hamdi

Yer Aldığı Bölüm: Fil Hamdi  (4. Bölüm)

Yavuz Seçkin ile beraber aynı bölümde yer alan ünlü yönetmen/oyuncu Ezel Akay, bölüme de adını veren Fil Hamdi’yi canlandırıyordu. Çok yediği için Fil lakabı takılan Hamdi’nin de şüpheliler arasında olduğu vaka, Galip’i fazlasıyla zorladı. Asıl katilin Tarkan olduğu ortaya çıksa da, Hamdi hapse girmekten kurtulamadı.

Görsel

 #8 – Mustafa Uğurlu            Rol: Mithat Akman

Rol Aldığı Bölüm: Derviş ve Medyum  (2. Bölüm)

Mustafa Uğurlu, konuk olduğu 2. bölümdeki sakin ve dingin oyunculuğuyla dikkat çekmişti. Oldukça soğukkanlı bir katile hayat veren Uğurlu, zorlu bir cinayetin şüphelilerinden biriydi. “Katil olduğuna inanılmayan kişi”si oldu bölümün. Karısını öldüren Mithat Akman’ın davası, oldukça zorlu bir cinayetti. Uğurlu, zaten oynadığı her dizide sakin ve bir o kadar da başarılı performanslar sergileyen bir isim. Burada da bizleri hayal kırıklığına uğratmıyordu kendisi…

Görsel

 #7 – Mehmet Ali Alabora            Rolü: Zafer Uzungöl

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Televizyon Yıldızı  (5. Bölüm)

Galip’in yaşadıklarının televizyona uyarlanmış hâli olan İpucu adlı dizide rol alan Zafer Uzungöl’ü canlandırıyordu Mehmet Ali Alabora. Gezi Parkı olaylarındaki tavrı yüzünden çok eleştirilen ünlü oyuncu, her bölümde karşımıza çıkan soğukkanlı katile hayat veriyordu. Zafer’in boşanmak üzere olduğu karısı Şebnem’i öldürdüğünden şüphelenen Galip, yalan testinin temiz çıkmasıyla iyice çıkmaza sürükleniyordu. Akıllıca bir cinayet işleyen, ama yine de kurtulamayan Zafer, Alabora’nın oyunculuğuyla daha da güçleniyordu.

Görsel

#6 – Şebnem Bozoklu              Rolü: Sevim

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Yeni Türkü  (10. Bölüm)

Yeni Türkü‘nün de dahil olduğu 10. bölüme konuk olan ve doğal oyunculuğuyla dikkatleri üzerine çeken Şebnem Bozoklu, Sercan Bilir cinayetinin şüphelilerinden biriydi. Bütün kanıtlar Derya Köroğlu’nu gösterse de, Kısık lakaplı adamı öldüren kişinin kör kadın Sevim olduğu ortaya çıktı. Bu kadın kör de değildi, numara yapıyordu. Kadının annesi ve babası, Kısık tarafından bir trafik kazasında ölmüşlerdi. Bir anda intikam hikayesine dönüşen cinayet, Galip’i çok zorladı.

Görsel

#5 – Canan Ergüder         Rolü: Leyla

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Diğer Kadın  (7. Bölüm)

Behzat Ç.‘nin savcı Esra’sı Canan Ergüder, dizinin 7. bölümüne konuk oldu ve doğal oyunculuğuyla karşımıza çıktı. 3 cesetin birden olduğu cinayetin bir numaralı şüphelisi hâline gelen Leyla, Galip’in Belgin’e benzettiği nadir kadınlardan biri oldu. Hatta, Galip gece Leyla’nın evine yatıya bile gitti. Takıntılı kocasını öldürüp gömüp cesetin üstüne garaj yapmasından şüphelenen Galip, yine çok güç bir cinayetin üstesinden gelmeyi başardı.

Görsel

    #4 – Esra Dermancıoğlu           Rol: Medyum Şükriye (Şuşu)

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Medyum  (2. Bölüm)

Fatmagül’ün Suçu Ne?‘nin kötü yengesi Mukaddes medyum olarak karşımıza çıkarsa ne olur? Bu aralar Doksanlar adlı dizide de izlediğimiz Esra Dermancıoğlu, garip bir medyum olan Şuşu lakaplı Şükriye’yi canlandırıyordu. Mithat Akman (Mustafa Uğurlu)’ın kayıp olan karısını ölü olarak bulan sabıkalı medyum, uzunca bir süre davanın merkezindeki isimdi. Ama, sonra Mithat’ın karısını öldürdüğü ortaya çıktı, Şuşu hapse girmekten kılpayı kurtuldu ve herkes rahat bir nefes aldı.

Görsel

#3 – Devin Özgür Çınar            Rolü: Ayşegül

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Televizyon Yıldızı  (5. Bölüm)

Mehmet Ali Alabora ile beraber dizinin 5. bölümüne konuk olan Devin Özgür Çınar, tıpkı Galip gibi takıntılı bir kadını, Ayşegül’ü canlandırıyordu. Şebnem Uzungöl’ü öldürdüğü düşünülen ve kısa süreliğine de olsa hapse giren Ayşegül, Zafer’in ve rol aldığı dizinin en büyük hayranlarından biriydi. Çınar’ın abartılı oyunculuğuna rağmen, izlemesi çok zevkli bir seyir keyfi sundu izleyicilere.

Görsel

#2 – Erkan Can          Rolü: Fazıl

Yer Aldığı Bölüm: Derviş ve Kirazlı Turta  (11. Bölüm)

Son zamanlarda bu tür komedi dizilerinden vazgeçemeyen Erkan Can, Galip’in 5 yıldır görüşmediği abisi Fazıl’ı canlandırdığı. 3 kirazlı turtanın merkezinde, bir kiraz festivalinin arka planında olduğu, esrarengiz bir davayla uğraşan Galip, yıllardır evden çıkmayan ve kendisinden tek bir farkı dahi olmayan abisinin de yardımıyla olayı bir şekilde çözdü. Karısını öldüren adam Fazıl’ın evini yakmaya çalışınca, Galip çok olgunca bir karar verdi, dumanlı eve girdi ve Fazıl’ı dışarıya çıkardı. Takıntılı abi rolüne renklendiren Can’ın yer aldığı bölüm, dizinin 11. bölümüydü.

Görsel

#1 – Nurgül Yeşilçay           Rolü: Şeyda

Rol Aldığı Bölüm: Derviş ve Yeni Hemşiresi  (18. Bölüm)

Sezon finali olduğu belirtilmeyen, hatta normal bir bölümün özelliklerini taşıyan Derviş ve Yeni Hemşiresi, Hülya’nın çeşitli halüsinasyonlar görmesini konu alıyor. Bu konuda Galip’i suçlayan Hülya’nın yerine, aklı bir karış havada olan Şeyda (Nurgül Yeşilçay) geliyor. Tabii, sonra Hülya’nın deli olmadığı, yazdığı hikayeden dolayı işlenen bir cinayetin söz konusu olduğu ortaya çıkıyor. Dizinin en iyi konuk oyuncusu olarak gördüğüm ve bu aralar Bebek İşi‘nde de izlediğimiz Nurgül Yeşilçay, abartılı ama doğal bir performansla karşımıza çıkmıştı. Olayın çözülmesine yardım eden Şeyda, Yeşilçay’ın oyunculuğuyla üç boyutlu bir karakter olmayı başarmıştı. Zirveye kendisini uygun görmeme bir şey demezsiniz umarım.

Listem bitti, ama ismini hatırlatmak istediğim birkaç kişi (size çok gelebilir belki) daha var. Bu oyuncuların oynadıkları roller, yer aldıkları bölümler ve o bölümün dizinin kaçıncı bölümü olduğunu da belirttim. Bu sayacağım isimler de, başarılı olmalarına rağmen listede yer bulamadılar maalesef. Neyse, kısaca onları da sayayım en iyisi…

Yeni Türkü  (Derya Köroğlu, Erkin Hadimoğlu, Serdar Barçın, Ali Kemal) – Kendileri / Derviş ve Yeni Türkü  (10. Bölüm)

Teoman Kumbaracıbaşı – Selman Teker / Derviş Evleniyor  (8. Bölüm)

Fırat Doğruloğlu – Murat Hoca / Derviş Okulda  (14. Bölüm)

Emir Benderlioğlu – Suat / Derviş Kampta  (16. Bölüm)

Ayşenil Şamlıoğlu – Handan Hanım / Derviş Kampta  (16. Bölüm)

Laçin Ceylan – Latife / Derviş ve Çok Çok Yaşlı Adam  (9. Bölüm)  &  Derviş İşten Kovuluyor  (17. Bölüm)

Haluk Piyes – Selim / Deprem  (4. Bölüm)

Eylem Yıldız – Nazan / Deprem  (4. Bölüm)

Sarp Levendoğlu – Hilmi / Derviş’in Kafa Gitti  (13. Bölüm)

Cem Kurtoğlu – İstanbul Belediye Başkan Adayı (İsmi geçmiyor.) / Başkana Suikast  (1. Bölüm)

İclal Aydın – Macide / Derviş Evleniyor  (8. Bölüm)

Bahtiyar Engin – Plak satıcısı  (İsmi geçmiyor.) / Derviş ve Yeni Türkü  (8. Bölüm)

Galip Derviş – 1. Sezon

Görsel

 Sezon Günlükleri‘nde izlediğim dizilerin sona eren sezonlarını yakın plana alıyorum, biliyorsunuz. Şu ana kadar Umutsuz Ev KadınlarıBir Erkek Bir KadınAvrupa Avrupa ve Bir Yastıkta‘yı yorumladık. Kimini olumlu eleştirilere boğduk, kimini ise yerden yere vurduk. Ama, izlediğim dizilerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor maalesef. “Yaz dizileri” dediğimiz dizilerden bazılarını izlemeye başladım. Bakalım, ne olacak? Neyse… İzlediğim bütün dizileri burada konuştuğumuz için, Sezon Günlükleri şimdilik bu sıklıkla yazılmayabilir. Ama, daha önce izlediğim ve şimdi tekrarları verilen dizileri yine burada ağırlayabilirim, orası başka.

Neyse… İzlediğim sınırlı dizilerden biri olan Galip Derviş, ABD’de tam 6 yıl yayınlanan Monk‘tan uyarlama. Karısı Belgin’in öldürülmesinden sonra obsesif kompulsif kişilik bozukluğu yaşayan Galip Derviş (Engin Günaydın), her bölümde inanılmaz bir şekilde cinayetleri çözüyor. Ona, özel hemşiresi Hülya Uçar (Algı Eke), polis Ahmet Tekin (Ersin Korkut) ve başkomiser İzzet Merdan (Orhan Güner) da eşlik ediyor.

Peki, bu sezon başlayan dizi nasıl? Öncelikle, uyarlama olduğu için ister istemez esin kaynağı Monk ile kıyaslanıyor tabii. İlk başladığında karışık eleştiriler alan ama umut verdiğini gösteren dizi, bana göre iyi vakit geçirttirmeyi bilen, eğlendiren ve kendini yenilemeyi başaran bir potansiyele sahip ve bunu sonuna kadar kullanmasını iyi biliyor. Galip’in tüm bu sorunlarına rağmen, içinden çıkılması oldukça güç olan cinayet davalarını başarılı bir şekilde çözmesine hayran kalıyorsunuz ve ağzınız açık bir şekilde olanları izliyorsunuz. Gerçi, ben ilk bölümleri tekrarlarda yakalayabildim, orası başka.

Görsel

Dizi, ilk başladığında dikkat çeken bir özellik ise, Adrian Monk’un özelliklerinin Türk polis teşkilatı için çalışan Galip Derviş’e birebir yansıtılmasıydı. İzleyen eleştirmenler, Türk polisine bu imajın yakışmadığını belirtirken, biz izleyiciler diziyi izleyip kahkahalar atmaya devam ettik.  Daha önce izlediğimiz polisiyelerdeki Türk polisleri, Galip Derviş’ten çok farklıydı elbette. Ama, karısının öldürülmesi, onu büyük boşluklara sürüklemiş. Teşkilattan da atılması sonucunda, daha farklı bir profile bürünmüş. Ben bu eleştirileri kafaya takmadan, büyük beklentilere girmeden izledim ve çok beğendim. Diğer polisiye komedilerden tek farkı inanılmaz bir dikkat ve zekaya sahip olan baş karakter. Zaten komedilerle ilgimi olan sıkıntılarımı da daha önceki yazılarımda açıkça belirtmiştim. Galip Derviş, biraz daha farklı bir fikir. Ekrandaki büyük komedi boşluğunun en azından bir kısmını doldurabilecekmiş gibi geliyor bana.

Oyunculuklara gelirsek… Engin Günaydın, Galip Derviş rolünde çok başarılı. Sanki, karşımızda gerçek biri varmış gibi hissediyoruz onu izlediğimizde. Galip, yukarıda da bahsettiğim gibi yolunu kaybetmiş bir karakter. Ama, hayatın devam ettiğini biliyor ve kendi gittiği yolda devam ediyor. Galip’in her cinayeti şaşırtıcı bir şekilde çözmesi, ama karısının katil veya katillerini bir türlü bulamaması, benim takıldığım tek nokta. Anlaşılan senaristler, bu gizemi uzun süre korumak istiyorlar. Dizinin sınırlı kadın oyuncularından biri olan Algı Eke ise, Hülya rolünde çok iyi. Günaydın ile beraber, bu sezonun ve bu dizinin yıldızı. Fakat, Günaydın bir adım daha öne çıkıyor. Çok Güzel Hareketler Bunlar‘da ünlenen Ersin Korkut‘un bizleri güldürdüğü sahneler olsa da, umduğumdan biraz ciddi bir tavırla karşılaştım. Bundan önce Sultan adlı dizide yer alan Orhan Güner, çeşit çeşit komedi dizilerinden tanıdığımız Barış Başar, Hülya’nın annesini canlandıran Deniz Türkali, ofisin çaycısını canlandıran ve göründüğü kısa sahnelerde bile izleyicileri güldürmeyi başaran İrem Şentürk, Hülya’nın oğluna hayat veren Ege Gürel, Derviş’in sık sık mezarına gittiği ve rüyalarında gördüğü, 4 sene önce öldürülen karısı Belgin’i canlandıran Setenay İnal ve Galip’in psikolog doktorunu canlandıran Levent Öktem, ekibin başarılı olan diğer isimleri. Yani, oyunculuk konusunda bir sıkıntı yok.

Görsel

Barış Pirhasan‘ın sezonun çoğu bölümünün yönetmenliğini üstlendiği Galip Derviş, gerçekten başarılı ve oldukça yüksek bir potansiyele sahip olan bir dizi. Gerçi, sezon finalinin normal bir bölüm gibi olması, bizleri (en azından beni) hayal kırıklığına uğrattı. Sezon finali olduğu belli bile değildi.  Yine de izlemeyi düşünüyorsanız, kesinlikle geç kalmış değilsiniz. 18 bölümlük bir eğlence, sizleri bekliyor. Ayrıca, bu yolculukta Nurgül YeşilçayCem KurtoğluMehmet Ali AlaboraEsra Dermancıoğlu, Yavuz SeçkinEzel Akayİclal AydınErkan CanTeoman Kumbaracıbaşı, Emir Benderlioğlu, Ayşenil ŞamlıoğluŞebnem Bozoklu, Mustafa UğurluDevin Özgür ÇınarHaluk Piyes, Fırat DoğruloğluLaçin CeylanGüzin UstaCanan ErgüderBahtiyar EnginEylem YıldızAyşe Tunaboylu, Sarp Levendoğluİncilay ŞahinAlper DüzenDuygu YetişHande KazanovaFulden Akyürek gibi ünlü isimler, hatta Yeni Türkü gibi usta bir grup bile sadece bir bölüm bile olsa sizlere eşlik edecek. Bir sonraki Sezon Günlükleri‘nde görüşmek üzere…

Sezon Boyu Spotlight Ödülü (Sezonun Yıldızı): Engin Günaydın (Galip Derviş)

Sezon Notu: [B+]