Sinema yazarlarından en kötüler…

Resim

Erkekler

Online olarak yayın hayatını sürdüren Arka Pencere‘nin bu yıl 5. kez düzenleyeceği ve yılın en kötülerini onurlandıran Altın Kestane Ödülleri‘nin adayları belli oldu. Erkekler 4 adaylıkla öne çıkarken, onu 3 adaylıkla sektörün en abartılmış yönetmenlerinden biri olan Osman Sınav‘ın imzasını taşıyan Aşk KırmızıUğur Yücel‘in Benim Dünyam‘ı ve Beşiktaş’ı konu alan Benimle Oynar mısın? (1 özel ödül de dahil), takip ediyor. Benim Dünyam, o kadar kötü müydü gerçekten? Bence değildi. Çok olağanüstü bir iş olduğunu iddia edemesem de, diğer adaylara nispeten çok daha iyiydi. Bu arada filmden nefret etmişler, fakat Beren Saat‘i es geçmişler. Aşk Kırmızı‘dan Tayanç Ayaydın da yok. Kötü olduğundan değil, ama dikkat çekiyor her nedense. Emek Sineması‘nı yıkan Kamer İnşaat ve Sinema Dergisi‘ni kapatan Kalyon İnşaat‘a da özel bir ödül verilmiş. Ödüllerden Şafak SezerŞahan GökbakarOkan Bayülgen ve Kutluğ Ataman gibi ünlü isimler de nasibini almış gibi görünüyor. Neyse, çok da uzatmadan adaylara geçelim.

EN FENA FİLM

  • Aşk Kırmızı
  • Benim Dünyam
  • Benimle Oynar mısın?
  • el-CİN
  • Erkekler
  • Sabit Kanca
  • Umut Üzümleri

EN FENA YÖNETMEN

  • Alper Mestçi (Sabit Kanca)
  • Faruk Aksoy (Erkekler)
  • Hasan Karacadağ (el-CİN)
  • Osman Sınav (Aşk Kırmızı)
  • Uğur Yücel (Benim Dünyam)

EN FENA ERKEK OYUNCU

  • Engin Altan Düzyatan (Aziz Ayşe)
  • Ferhan Şensoy (Muhalif Başkan)
  • Hüsnü Şenlendirici (Vay Başıma Gelenler)
  • İlker Aksum (İki Kafadar: Chinese Connection)
  • Uğur Yücel (Benim Dünyam)

EN FENA KADIN OYUNCU

  • Asuman Dabak (Erkekler)
  • Arzu Yanardağ (Koğuş Akademisi)
  • Doğa Rutkay (Kral Yolu)
  • Eyşan Özhim (Benimle Oynar mısın?)
  • Nurgül Yeşilçay (Aşk Kırmızı)

ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ

  • Fikret Kuşkan (Erkekler)
  • Uğur Polat (Benimle Oynar mısın?)

ALTIN ÇINGIRAK ÖDÜLÜ

  • Şafak Sezer, Şahan Gökbakar, Kutluğ Ataman ve Okan Bayülgen  (dördü de tek aday olarak)     (Gezi Parkı olaylarının ilk gününde kalabalığa karışıp, sonrasında nedamet getirerek, işi el etek öpmeye kadar vardırmaları nedeniyle…)

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ

  • Emek Sineması’nı yıkan Kamer İnşaat ve Sinema Dergisi’ni kapatan Kalyon İnşaat  (ikisi de tek aday olarak)

İlk Bakış: Küçük Ağa

Resim

 Bu sefer konuya ne ile başlayacağımdan emin değilim. O yüzden, hemen konuya geçeceğim. Kanal D, bu sezona FatihKayıpA.Ş.K.Çalıkuşuİnadına Yaşamak ve Vicdan gibi birbirinden iddialı işlerle başlasa da, hepsi elinde patladı. Fatih fiyaskoydu. A.Ş.K., fena olmasa da, hikayenin seyri yavaştan değişmeye başlamıştı. İnadına Yaşamak ve Vicdan, reyting canavarının elinde can verdiler. Kayıp, bu pazartesi akşamı sona erdi. Bu diziler içerisinde doğru düzgün final yapabilen tek dizi de o oldu. Çalıkuşu da, yayın hayatına istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Reytingleri biraz düşse de, fena ilerlemiyor doğrusu. Kanal, bu ara “3. kuşak” dizilerini teker teker yayına sürmeyi planlıyor. Cinayet ile başlayan bu furya, şimdi bahsedeceğim Küçük Ağa‘dan sonra, Zeytin TepesiNe Diyosuun? gibi dizilerle devam edecek. Bundan sonra Pazar akşamları saat 23.15’te yayınlanacak olan Cinayet hakkındaki fikirlerimi daha sonraya saklıyorum. 3-4 bölüm yayınlanmasına rağmen, aradan biraz daha zaman geçmesini bekliyorum. O zaman, daha sağlıklı bir İlk Bakış yazısı yazabilirim. Peki, dün akşam ilk bölümüyle görücüye çıkan Küçük Ağa’yı hemen yazmamın sebebi ne? Hemen konuşalım…

Küçük Ağa, annesi Sinem (Birce Akalay) ve babası Ali (Sarp Levendoğlu) ile birlikte yaşayan Mehmetcan (Emir Berke Zincidi)’ın yaşadıklarını anlatıyor. Dizide, anne-babası boşanma arefesine gelmiş olan Mehmetcan’ın büyük zorluklarla yaşadığı hayatını izliyoruz.

Resim

Dizi hakkındaki düşüncelerimi bir paragrafta belirteceğim. Bunun iki sebebi var. Birincisi bu sadece ilk bölümün eleştirisi, ikincisi de dizinin bana o “sıcacık aile dizisi” tadını verememesi. Neden? Senaryo klişelerle dolu. Yani, bu tür hikayeleri hiç görmedik mi? Hollywood dizi-filmlerinden falan. Olayı kanalın kendisine bağlamak istemesem de, Kanal D hep Batı özentisi yapımlarla karşımıza çıkıyor. KayıpA.Ş.K.Cinayet… Önceki dizilerinde de bu tat vardı tabii, ama bu kadar göze batan bir şey de yoktu. Küçük Ağa eğlenceli bir yapım olmuş. Sıkmıyor, izleyiciyi ekran başına çekiyor. Ama, sadece o kadar. Başka bir işlevi de yok. O özentilik, senaryonun neredeyse her yerini kaplamış. Karakterleri bile önceden tahmin etmek mümkün. Sevimli ama haylaz çocuk, anne ve babası, pek işlevi olmayan dede, anneanne/babaanne, kızın yetenekli bir oyuncuya emanet edilmiş, ama kötü yazılmış annesi, izlemesi dahi sıkıcı olan babası ve hatta kızın dedesi…

Emir Berke Zincidi‘yi hiç sevmiyorum. Oyunculuk başta olmak üzere, hiçbir şey yapamıyor. Yapabilse bile, oldukça abartılı kaçıyor. Ülkemizdeki çocuk oyuncular, kamera gördüklerinde hemen şımarma moduna geçiyorlar zaten. Çoğunluğun aksine Yer Gök Aşk ile değil de, eskiden TV8‘de yayınlanan Sinema Dünyası adlı program ile tanıdığım Birce Akalay, oyunculuk gerektiren bir şey yapmasa da kadronun en iyisi. Sarp Levendoğlu da sarhoş mu, oyunculuk mu yapıyor, belli değil. Zeki Alasya, kariyerine yine baştan savma bir şekilde yazılmış bir rol daha ekliyor. Böylesine bir yeteneğin böyle zayıf yapımlarda harcanması ne kadar üzücü, değil mi? Üstelik şivesi sebebiyle, kendisini pek sevemedim burada. Çok eğreti duruyor. Eskisi gibi Metin Akpınar ile bir araya gelse, daha çok sevineceğiz sanırım. Ruhsar Öcal‘ı çok severim, ama proje seçme konusunda çok başarısız. Burada da aynı şeyi yaşıyor kendisi. Nazan Diper, Şükrü TürenKayhan Yıldızoğlu ve Hakan Bilgin de, kadronun dikkat çeken isimlerinden birkaçı.

Resim Küçük Ağa, yapımcı şirket sıfatındaki Erler Film ve yapımcı Türker İnanoğlu isimlerini bir arada gördüğünüzde izlememeniz gereken bir dizi zaten. Tek temennim, başka bir dizi için feda edilene kadar, aynı yapım şirketinden çıkan Akasya Durağı veya Cennet Mahallesi kadar fenomen olmaması. Bu arada reytinglerde birinci olduğunu ekleyeyim. Yine de yerinden ettiği Cinayet kadar iyi değil ne yazık ki. Peki izler miyim? Sanırım biraz daha bakar, böyle devam ederse bırakırım. Kötü değil, ama bundan 1-2 sene sonra da kimsenin hatırlayabileceğini sanmıyorum. En azından, böyle bir ihtimalin var olduğuna inanmak dahi istemiyorum.

[B-]

TRT’den Beklenmedik Sürpriz!

Resim

 TRT 1‘de 103 bölüm yayınlanan ve büyük bir hayran kitlesine sahip olan Leyla ile Mecnun dizisi, geçtiğimiz Haziran ayında final dahi yapamadan sürpriz bir şekilde yayından kaldırılmıştı. Star TV ise, aynı ekibin Ben de Özledim projesini yayınlamaya karar vermiş, fakat bu yapımın da yetersiz izlenme oranları nedeniyle 13. bölümüyle final yapmasına karar verilmişti.

Ben de Özledim’in final bölümünün yayınlanmasına çok az kala, TRT’den ilginç bir yayıncılık hamlesi geldi. Kanal, Çarşamba gecesi 23:30’da final yapacak Ben de Özledim’e rakip olarak, aynı saatlerde Leyla ile Mecnun’un yayınlanmamış bir sürpriz bölümünü ekranlara getireceğini açıkladı. Dizinin aylar önce çekilmiş fakat hiç ekranlara gelmemiş 104. bölümü, sanılanın aksine Leyla ile Mecnun’un finali değil… İki dizinin de yapımcısı olan Funda Alp, bugün Twitter hesabına yazdığı “104. bölüm bir final bölümü değil, bayram için yaptığımız bir özel bölümdür. Bilginize…” notuyla duruma açıklık getirdi.

Ben de Özledim final bölümüyle 29 Ocak Çarşamba gecesi 23:30’da, Leyla ile Mecnun ise hiç yayınlanmamış özel bölümüyle aynı gece 00:45’te izleyici ile buluşacak. Bu savaştan kimin sağ çıkacağı ise, merak konusu.

Kamera Arkası: Yılmaz Erdoğan

Resim

 Kamera Arkası‘na uzun bir aradan sonra devam ediyoruz. Bugünkü konuğumuz, yaptığı her işiyle beğenimi kazanan Yılmaz Erdoğan.

Çocukluğu Ankara’nın Aydınlıkevler semtinde geçen Erdoğan, lise eğitimini de burada tamamladıktan sonra senaryosunu yazdığı Bir Demet Tiyatro‘daki Mükremin Çıtır karakteriyle ünlendi. 1995’te başlayan ve 2002’de sona eren program, 2006’da ekranlara geri döndü, fakat aradığını bulamadı. Tabii, o arada birçok film çekti Erdoğan. Bu arada oyunculuğa da ara vermedi. Son yıllarda, Bir Zamanlar Anadolu’da ve Gergedan Mevsimi gibi başarılı yapımlarda da oyuncu olarak karşımıza çıkan Erdoğan, ilk dönem projelerinde çoğunlukla kendi hikayelerinden esinlendi ve kısa sürede başarıya kavuştu. TV’deki projelerinde de Demet AkbağAltan ErkekliBican GünalanZerrin SümerSinan BengierBinnur KayaTolga Çevik gibi isimlerle bir araya gelerek, bizlere keyifli anlar yaşattı.

Bu arada, kendisinin kesin olmamakla beraber yeni bir proje üzerinde çalıştığı söyleniyor. Bu sefer de, Berlin Duvarı’nın yıkılması ile ilgili bir hikayeyle karşımıza çıkacakmış Erdoğan. Ama, bunların hiçbiri resmiyete kavuşmadı. Russell Crowe‘un yeni filminde Cem Yılmaz ve Mert Fırat ile birlikte rol alacağını göz önüne alırsak, yeni bir film işi düşündürüyor. Zaten, Erdoğan filmlerinin arasına 3-4 yıllık uzun mesafeler koymayı seviyor. Ama ortada kesin olarak tek bir şey var ki, o da yeni projesini merakla beklediğimiz…

Resim

 VİZONTELE  (2001)  (Ömer Faruk Sorak ile birlikte.)

Senaryo: Yılmaz Erdoğan

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Cem Yılmaz, Şebnem Sönmez, Bican Günalan, İclal Aydın, Cezmi Baskın, Erdal Tosun, Şafak Sezer, Zeynep Tokuş, Tolga Çevik, Meral Çetinkaya, Zerrin Sümer, Serhat Özcan, Sinan Bengier, Erkan Can, Şener Kökkaya, Yasemin Alkaya, Tuncer Salman, Selahattin Taşdöğen, Caner Alkaya, Mesut Çakarlı, Deniz Erdoğan, Köksal Engür

Erdoğan’ın çocukluğuyla ilgili bir hikaye anlattığı ve Ömer Faruk Sorak ile birlikte yönettiği Vizontele‘nin fikri, oldukça özgün. Televizyonla geç de olsa tanışan bir Van kasabası, bir belediye başkanı, teknolojiden anlayan genç bir adam, belediye başkanının eşi, işlerinin yok olmasına göz yumamayan yazlık sinema sahipleri… Hepsi ince ince düşünülmüş. Hiçbir abartı yok. Bütün herşey sapsade, olması gerektiği gibi. Yani, günümüz komedilerinde olduğu gibi cıvıtılmamış hiçbir şey. Sorak’ın muhteşem görüntüleri ve yıldızlarla dolu kadrosu da cabası. Hüzünlendiren sonunu saymıyorum bile. Pek sevdiği dostları Demet Akbağ ve Altan Erkekli‘yi yanına alan Erdoğan, aradan yıllar geçse bile unutulmayacak bir yapım çıkarmış ortaya. Bir ilk film oldukça başarılı. SİYAD‘ın da Erdoğan’ı takdir ettiği ilk iş ayrıca.

[B+]

Resim

 VİZONTELE TUUBA  (2004)

Senaryo: Yılmaz Erdoğan

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Tarık Akan, Tuba Ünsal, İclal Aydın, Tolga Çevik, İdil Fırat, Cezmi Baskın, Bican Günalan, Yasemin Ergene, Zeynep Tokuş, Salih Kalyon, Erdal Tosun, Meral Çetinkaya, Nuri Gökaşan, Bülent İnal, Zerrin Sümer, Şener Kökkaya, Tuna Orhan, Tuncer Salman, Caner Alkaya, Bahri Beyat, Selim Erdoğan, Celal Tak, Deniz Akkaya, Bahtiyar Engin, Deniz Erdoğan, Ata Demirer, Volkan Demirok, Nejat Uygur

Yola Cem Yılmaz ve Şafak Sezer olmadan devam eden ikinci Vizontele filmi Vizontele Tuuba, Erdoğan’ın siyasi yönünü de ortaya çıkarıyor. Kasabaya gelen güzel şeylerin uzun kalmadığını bir genç kız ve ailesi üzerinden anlatan Yılmaz Erdoğan, ilk filmin havasını yakalayamıyor maalesef. Yine de 12 Eylül Dönemi ve darbe, çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Başarılı oyunculuklar, burada da kendini gösteriyor. Ama siyasi hava her geçen dakikada daha da büyüdüğü için, hepsi gölgede kalıyor. Ama tüm bunlara rağmen, finalin bıraktığı gözyaşlarını da unutmayalım. Filmin yabancı eleştirmenlerin de dikkatini çektiğini ise, son olarak ekleyelim.

[B]

Resim

 ORGANİZE İŞLER  (2005)

Senaryo: Yılmaz Erdoğan

Oyuncular: Tolga Çevik, Özgü Namal, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Cem Yılmaz, Erdal Tosun, Ebru Akel, Başak Köklükaya, Berrak Tüzünataç, Rıza Kocaoğlu, Öner Erkan, Salih Kalyon, Cezmi Baskın, Sarp Apak, Tuncer Salman, Deniz Erdoğan, Berfin Erdoğan, Bican Günalan, Ayberk Atilla, Şener Kökkaya, Nuri Gökaşan, Sinan Bengier, Ersin Korkut, Osman Gidişoğlu, Osman Wöber, Erdem Baş, Celal Tak, Deniz Özerman, Gülhan Tekin, Aydan Taş, Melike Güner, Ezgi Mola, Hande Dane, Vural Çelik, Suzan Kardeş, Şevket Süha Tezel, Timur Acar, Murat Yıldırım, Bülent Emrah Parlak, Neşe Sayles, Önder Açıkbaş, Umut Kurt, Cem Arslan, Nihat Sırdar

Yılmaz Erdoğan‘ın yine kadro konusuna sınır tanımadığı ve A sınıfı yönetmenler arasındaki yerini aldığı, Cem Yılmaz‘ın kariyerinin en farklı ve en iyi rolünde karşınıza çıktığı, Tolga Çevik‘in daha da ünlendiği, Özgü Namal‘ın parladığı özgün mü özgün bir film izlemek istiyorsanız, Organize İşler, tam da size göre. İstanbul’un dolandırıcılık olaylarını anlatan filmin senaryosu, yine dört dörtlük. Ama, Demet Akbağ ve Altan Erkekli‘nin rollerinin büyütülmesi, beni üzdü. Yani, tam da meydan Çevik ve Namal’a kalacak derken, Akbağ ve Erkekli ile vakit kaybediyoruz. Yine de, izlenmeye değer bir iş. Ama, izlemesi Vizontele kadar kolay değil…

[B+]

Resim

 NEŞELİ HAYAT  (2009)

Senaryo: Yılmaz Erdoğan, Oğuzhan Koç & İbrahim Büyükak

Oyuncular: Yılmaz Erdoğan, Büşra Pekin, Ersin Korkut, Erdal Tosun, Cezmi Baskın, Ayberk Atilla, Burcu Gönder, Rıza Akın, Sinan Bengier, Murat Eken, Caner Alkaya, Oğuzhan Koç, İbrahim Büyükak, Tonguç Oksal, Fatma Murat, Şahin Irmak, Ayça Erturan, Bülent Emrah Parlak, Eser Yenenler, Emre Canpolat, Ayşegül Akdemir, Gözde Kansu, Pelin Öztekin, Metin Yıldız, Metin Keçeci, Nazmi Kahraman, Şevket Süha Tezel, Aydan Taş, Zeynep Ender İge

Hayal gücünü ve kadrosunun büyük bir bölümünü BKM Mutfak oyuncularına teslim eden Yılmaz Erdoğan‘ın değişiminin ilk adımı Neşeli Hayat. “Noel Baba” kavramını, herkesi mutlu etmeye çalışan, ama kendisi mutsuz bir hayat süren bir adam üzerinden anlatıyor. Senaryo olarak, VizonteleVizontele Tuuba ve Organize İşler ile karşılaştırıldığında, pek de iyi olduğunu söyleyemem. Eksiklikler, hemen göze çarpıyor. Erdoğan’ın siyasi söylemlerinin de neredeyse pek olmadığı Neşeli Hayat, her şeye rağmen samimi olmayı başarıyor. Tüm hatalarına rağmen, izlememek olmaz tabii.

[B-]

Resim

KELEBEĞİN RÜYASI  (2013)

Senaryo: Yılmaz Erdoğan

Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat, Belçim Bilgin, Farah Zeynep Abdullah, Yılmaz Erdoğan, Ahmet Mümtaz Taylan, Taner Birsel, İpek Bilgin, Devrim Yakut, Emin Gürsoy, Salih Kalyon, Funda Şirinkal, Deniz Erdoğan, Barış Çakmak, Engin Şenkan

1940’lı yılların Türkiye’sini fon alarak, Muzaffer Tayyip Uslu ve Rüştü Onur‘un hikayesini anlatan Kelebeğin Rüyası‘nı sevmeniz için size birçok neden sayabilirim. Dört dörtlük senaryosu, özgün fikirler, Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah‘ın SİYAD’dan ödülle dönen performansları (Mert Fırat‘ı da unutmayalım.), Gökhan Tiryaki‘nin muhteşem görüntüleri, Hakan Yarkın‘ın destansı setleri, Rahman Altın‘ın muhteşem müzikleri ve şiirler… İtici ve yeteneksiz Belçim Bilgin olmasaydı, filme tamamen dört dörtlük diyebilirdim, fakat bu haliyle de izlenmesi gereken, müthiş bir sinema örneği. 2013’ün en çok aşık olduğum yapımı ayrıca.

[A]

SİYAD’dan kareler…

Resim

Sizleri 46. SİYAD Ödülleri‘nden dikkat çeken karelerle bir arada bırakıyorum. Buyursunlar…

Resim

 Zerre ekibi

Resim

 Kıvanç Tatlıtuğ

Resim

 Kıvanç Tatlıtuğ, Rusya’dan sinema yazarlarına teşekkür ediyor.

Resim

Kıvanç Tatlıtuğ’un teşekkür konuşması…

Resim

 Farah Zeynep Abdullah

Resim

 Damla Sönmez

Resim

 Serra Yılmaz, Onur Ödülü’nü alırken…

Resim

Ali Özgentürk, Onur Ödülü’nü alırken…

Resim

Aytaç Arman

Resim

 Sema Moritz’in mini konseri…

SİYAD’ın ardından…

Resim

Gecenin galipleri…

46. SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) Ödülleri, sahiplerini buldu. Önceki yazımda da bahsetmiştik olanlardan. Ama, birkaç kelam daha etmeden de bu faslı kapatmak istemiyorum. Hemen başlayalım…

Resim

Yükselişte olanlarla başlayalım. Kelebeğin Rüyası, tam 5 dalda ödül alarak ne kadar sevildiğini gösterdi. İzleyicileri ikiye bölse de, eleştirmenlerin çok beğendiği bir filmdi. Yılmaz Erdoğan‘ın böylesine takdir edildiği ilk film ayrıca. Tamam, yönetmen ve senarist olarak ödül alamadı. Ama, yine de çoğunlukla gişeye oynayan bir ana akım filmiyle ödül aldı. Genellikle, bu tür filmler aday olduğuyla kalıyordu. Ama, yıllar geçtikçe değerlenen bir yönetmen oldu Erdoğan. Örneğin, yönetmenin önceki projeleri kadar matah olmayan Neşeli Hayat‘ın oyuncularından Büşra Pekin‘e gelen ödül… Yavaş yavaş bir Reha Erdem‘e dönüşebilir mi, göreceğiz. Bu arada Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah‘ın Kurt Seyid ve Şura‘nın St. Petersburg’daki setinde oldukları için törene katılmadıklarını ve teşekkür konuşmalarını canlı bağlantıyla yaptıklarını belirteyim.

Gecenin kazananlarından biri de Zerre tabii. Bu kadar ödül almasını beklemememin sebebini söylemiştim, tekrarlıyorum. Yarışın JinKelebeğin Rüyası arasında geçeceğine inandım. Ama, Zerre adeta fırtına gibi esti. Asıl kazanan 5 ödülle Kelebeğin Rüyası, ama eleştirmenlerin oldukça sevdiği bir konuya karşı kayıtsız kalmaları beklenemezdi. Son günlerde, Jale Arıkan‘a karşı bir Demet Evgar atağı bekliyordum, ama Arıkan hakkıyla kazandı.

Bir başka kazananımız ise Nadir Sarıbacak. İlk ödülünü de bir Mahmut Fazıl Coşkun filmi olan Uzak İhtimal ile almıştı. İkinci ödülünü de, yine Coşkun getirdi. Biçer’in durumundan faydalanacağını biliyordum. Ödülü almak için Mustafa Uzunyılmaz ile bir rekabete girer sandım, fakat Sarıbacak rakiplerinin arasından sıyrılarak ödülüne kavuştu. Olası üçüncü ortaklıkta da, herhangi bir zafer elde ederse hiç şaşırmam.

Bu arada Sen Aydınlatırsın Geceyi‘nin pek ödül alamayacağını düşünüyordum. Neyse ki, eleştirmenler Onur Ünlü‘yü doğru kategoride (Erkek Oyuncu veya Yardımcı Kadın Oyuncu olmasın tabii.), yani En İyi Senaryo dalında ödüllendirdi. Hiç de şaşırmadım. Sadece, Kelebeğin Rüyası‘nın şiir gibi akıcı olan senaryosuna kayıtsız kalamazlar sandım. Bu arada SAG’i tekrar izleyince, aynı duyguları yaşayamadım. Kafa karıştırıcı bazı anları olsa da, filmi hala çok sevdiğimi belirtmek istiyorum. Sadece A+ olan notum, zamanla A’ya döndü, o kadar. Neyse. Zaten, En İyi Film dalında aday olan tüm filmler en az 1 ödül aldı. Herkes kazandı diyebiliriz…

Resim“Herkes kazandı.” diyoruz, ama bu lafın gelişi tabii. Düşüşe geçenlerde ise, ilk olarak Jin göze çarpıyor. Hiçbir dalda ödüllendirmeseler de, pek sevdikleri Reha Erdem‘e ödül vermeden duramadılar. Kendisi 11. zaferini kazanmış oldu böylece. Yine de, en az 2 ödül alacağını düşünüyorduk. Ama, ödüllerin tek bir filme yığılmayacağı baştan belliydi zaten.

Yozgat Blues da hüsrana uğradı. Nadir Sarıbacak‘ın zaferi, kısmen sürpriz olsa da, çevremdeki çoğu insan Ercan Kesal ve Tansu Biçer‘in ödülü son anda kaçırmasından bahsediyor. “Belliydi.” diyerek konuyu kısa keseceğim, çünkü bunun sebebini tekrar tekrar açıklamaktan dilimde tüy bitti.

KISA KISA…

  • 1981 yılında Düşman filmiyle ödül alan Aytaç Arman, ödülüne tam 33 yıl gecikmeli olarak kavuştu.
  • Umut Vaat Eden yönetmen veya oyunculara verilen Umut Ödülü, Ali Aydın (Küf)‘a, Emek Ödülü, Türk sineması eserleri için hazırladığı 3629 afiş sebebiyle Erol Ağakay‘a, Onur Ödülleri ise Serra YılmazAli Özgentürk ve Macit Koper‘e verildi.
  • Eve Dönüş: Sarıkamış 1915‘ten de en az bir ödül almasını bekliyordum. Hayatboyu da, görüntü yönetmenliğini alsa fena olmazdı. Ama, daha önce de dediğim gibi Kelebeğin Rüyası daha çok can yakacağa benziyor.
  • Töreni canlı canlı takip edemediğim için sizlerle bir şeyler paylaşamıyorum. Twitter’da da herkes Kelebeğin Rüyası‘nı, Onur Ünlü‘yü, Damla Sönmez‘i, Kıvanç Tatlıtuğ ile Farah Zeynep Abdullah‘ın teşekkür konuşmalarını, itici Serra Yılmaz‘ın aldığı onur ödülünü, Zerre‘nin zaferini ve nicesini konuşmakla meşgul. Törenden kareler bulursam, sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Şimdilik bu kadar. Görüşmek üzere…

SİYAD Ödülleri ’13 – Kazananlar

Resim

 Kıvanç Tatlıtuğ (Kelebeğin Rüyası)

46. SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) Ödülleri, Cemal Reşit Rey Konser Salonu‘nda düzenlenen bir etkinlikle sahiplerini buldu. D-Smart‘ım olmadığı için töreni canlı olarak takip edemesem de, sonuçları öğrenir öğrenmez, sabah olmasını bile beklemeden sizlerle paylaşma gereği duydum. Gecenin kazananı, 5 ödülle Kelebeğin Rüyası oldu. Onu 3 ödülle Zerre takip ediyor. Dikkat çeken şeyleri aşağıya sıralıyorum.

  • Jin, En İyi Film ödülünü alamadı. Hatta, sadece yönetmen ödülünü kucaklayabildi. Filme duyulan sevginin çok olmamasını bilmeme rağmen, 1 ödülle evine dönmesini de beklemiyorum açıkçası.
  • Dikkat çeken bir başka şey de, Ercan Kesal (Yozgat Blues)‘ın eli boş dönmesi. Son günlerde, zaferinden pek de emin olmamaya başlasam da, tahminlerimde onun kazanacağına inanmıştım. Ama, ödülü Kıvanç Tatlıtuğ (Kelebeğin Rüyası) aldı! Hakkıyla aldı kesinlikle. Yine de, Kesal’ın hakkı yendi mi? Kısmen…
  • Yozgat BluesTansu Biçer yerine Nadir Sarıbacak‘a ödül getirdi ve daha önce belirttiğim olası sürprizlerden biri daha gerçekleşmiş oldu böylece.
  • Zerre‘yi tahminlerimde üst sıraya yerleştiremememin tek sebebi, yarışın tamamen Jin ve Kelebeğin Rüyası arasında geçeceğine inanmam. Fakat, Kelebeğin Rüyası’yla rekabet eden film Jin değil, Zerre oldu ve büyük ödül de dahil olmak üzere 3 ödül aldı.
  • Eve Dönüş: Sarıkamış 1915, teknik dallardaki iddiasına rağmen Kelebeğin Rüyası‘na yenildi. Her şeye rağmen, kim buna itiraz edebilir ki?
  • Bu arada 11 daldaki (belgesel ve kısa film hariç) tahminlerimde 5/11 yaptım. Fena bir sonuç değil. Umarım, sonraki yıllarda daha isabetli tahminler yaparım. Zaten, kazananların çoğunu “Kazanabilir” kısmına yerleştirmiştim.

Hemen kazananlara geçelim. Buyursunlar…

  • En İyi Film: Zerre
  • En İyi Yönetmen: Reha Erdem (Jin)
  • En İyi Erkek Oyuncu: Kıvanç Tatlıtuğ (Kelebeğin Rüyası)
  • En İyi Kadın Oyuncu: Jale Arıkan (Zerre)
  • En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Nadir Sarıbacak (Yozgat Blues)
  • En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Farah Zeynep Abdullah (Kelebeğin Rüyası)
  • En İyi Senaryo: Onur Ünlü (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • En İyi Kurgu: Mesut Ulutaş (Zerre)
  • En İyi Görüntü Yönetimi: Gökhan Tiryaki (Kelebeğin Rüyası)
  • En İyi Sanat Yönetimi: Hakan Yarkın (Kelebeğin Rüyası)
  • En İyi Müzik: Rahman Altın (Kelebeğin Rüyası)
  • En İyi Yabancı Film: Mavi En Sıcak Renktir (Blue is the Warmest Color)
  • En İyi Belgesel: Saroyan Ülkesi
  • En İyi Kısa Film: Nerdesin?
  • Umut Ödülü: Ali Aydın (Küf)
  • Emek Ödülü Erol Ağakay
  • Onur Ödülleri: Serra Yılmaz, Ali Özgentürk & Macit Koper

Vizyondan arta kalanlar…

Bugün izlediğim, ama bir türlü yazamadığım filmlere göz atacağız: Çocuk gelinleri konu alan Halam Geldi, sıkıcı bir eğitim filminden öteye gidemeyen Yunus Emre: Aşkın Sesi ve Sağ Salim‘in devamı olan Sağ Salim 2: Sil Baştan.

Resim

 Çocuk gelinleri konu alan filmlerden çok sıkıldık. Her yıl, “sosyal sorumluluk projesi” kapsamında, bu türden bir çok film giriyor vizyona. Bizlere armağan ettikleri tek şey, boşa geçen saatler oluyor. Bunun başarılı bir örneğini de görebilmiş değiliz hala. Ve dikkat çekmek istediğim bir şey var ki, o da bu filmlerin çocuk gelinlere karşı farkındalık yaratmaları gerekirken, bunların sayısı gün geçtikçe artıyor. Tabii, yapımcılar bıkıyor mu bundan? Hayır. Yılın başında vizyona giren Halam Geldi de, bunlardan biri. Filmin konusundan uzun uzun bahsetmeyeceğim. Çünkü, karşınızda niteliksiz ve tek kelimeyle vasat bir film duruyor. Ne yapacağından habersiz, kafası karışık senaryosu ve abartılı oyunculuklarıyla, yılın ilk kötü filmlerinden (diğer ikisini de bu yazıda bulabilirsiniz.) biri olmayı sonuna kadar hak ediyor. Miray AkayTugay MercanBurçin TerzioğluNecip MemiliDilek ÇelebiMelisa CelayirTunç Oral ve Turgay Tanülkü‘nün başını çektiği kadrodaki tüm oyunculuklar, iyi olsalar da birbirinden abartılı ne yazık ki. Filmi sevmeyeceğimi bile bile izledim Halam Geldi‘yi. En azından siz etmeyin. Ağdalı ve kötü bir dram. Bu arada bu seneki Altın Portakal‘da gösterildiğini ve çok beğenildiğini de ekleyeyim. Garip festival izleyicisi işte. Bu notu da sırf kadrodaki başarılı isimler için veriyorum.

[C-]

Resim

 Usandığımız bir başka şey de, tarihi anlatmaya çalışırken, uyku nöbetleri geçirten, sıkıntıdan patlatan ve geçen dakikaları saymanıza sebep olan yapımlar. Taş MektepSürgün… Hepsi kötüydü. Sıkı durun, çünkü bu gruba yeni bir film daha katılıyor: Yunus Emre: Aşkın SesiYunus Emre‘nin aşkını aramak için çıktığı yolculuğu anlatan yapım hakkında düşüncelerim pek de parlak değil. O klasik “tarih filmi” havası, atmosfere bolca işlemiş. Oysa biz ders veren işler istemiyoruz. Niteliksiz, sıkıcı ve bir şey olmaya çalışan filmlerden de hoşlanmıyoruz. Filmin kadrosu da oldukça geniş. Başroldeki Devrim Evin için söyleyebileceğim tek şey, kendisinin şanslı olduğu. Fatih Sultan Mehmet ve Yunus Emre gibi iki değerli ismi canlandırdı. Tabii, hala oyunculuk isteyen bir rolde göremedik kendisini. Yine de, iyi bir ekran karizması var. Bülent Emin YararAhmet MekinAltan ErkekliAltan GördümTamer LeventBurak Sergen… Bütün bu yetenekli oyuncular, resmen harcanmış. Sonuç olarak Yunus Emre: Aşkın Sesi, elindeki fırsatları doğru düzgün değerlendiremeyen, sıradan ve unutulmaya mahkum bir yapım olmuş ne yazık ki.

[C]

Resim

Ve geldik son ve en büyük saçmalığımıza… İlki vizyonda pek fırtına koparamasa da, internet ve ev sineması yoluyla ünlü olan Sağ Salim‘in devam filmi olan Sağ Salim 2: Sil Baştan, ilk filmdeki formülleri uyguluyor. Ama, başarılı olamıyor. Yine dokunduğunu öldüren Salim (Burçin Bildik)’in bitmek bilmeyen ve hiç de komik olmayan macerasını izlerken, tek bir kahkaha bile atmadım açıkçası. Ve izleyicilerden birinin bu yapım hakkında kullandığı “Çığır açan bir film olmuş.” yorumu, bende küçük çaplı bir kalp krizine yol açtı. Çünkü, Sağ Salim 2’de Komedi yok, vizyon yok, senaryo yok, en önemlisi herhangi bir amaç da yok. İlk film de abartılıydı, ama elindekileri doğru kullanması sebebiyle beni de eğlendirmeyi başarmıştı. İkinci film ise, bende aynı duyguları yaratamadı. Zaten fragmanından da nasıl bir şey olduğunu anlamıştık, ama merakıma yenik düştüm. Burçin BildikEzgi AsaroğluMurat AkkoyunluHüseyin Avni DanyalNazlı TosunoğluYakup Yavru ve Metin Yıldız‘ı başrollerine taşıyan film, yılın yüz karası filmlerinden biri olarak anılmayı sonuna kadar hak ediyor. Ama, üçüncü filmin de geleceği ve 5 Aralık‘ta vizyona gireceği söyleniyor. Ancak serinin iki filminin aksine yeni yapımı da sinemada deneyeceğimi pek sanmıyorum açıkçası.

[D]

SİYAD heyecanı D-Smart’ta!

Image

 Kelebeğin Rüyası ve Zerre‘nin 9 adaylık alarak başı çektiği SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) Ödülleri, bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu‘nda sahiplerini bulacak. Ceyda Düvenci‘nin sunacağı tören, D-Smart 20. kanal olan MaxSmart Premium‘da yayınlanacak. 19.30’da başlayacak olan kırmızı halıyı, saat 20.30’da ödül töreni takip edecek. Bu yılki onur ödülleri ise, Serra YılmazAli Özgentürk ve Macit Koper‘e verilecek. Ben sizlere bir kez daha adayları hatırlatayım…

EN İYİ FİLM

  • Jin
  • Kelebeğin Rüyası
  • Sen Aydınlatırsın Geceyi
  • Yozgat Blues
  • Zerre

EN İYİ YÖNETMEN

  • Erdem Tepegöz (Zerre)
  • Mahmut Fazıl Coşkun (Yozgat Blues)
  • Onur Ünlü (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • Reha Erdem (Jin)
  • Yılmaz Erdoğan (Kelebeğin Rüyası)

EN İYİ ERKEK OYUNCU

  • Ali Atay (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • Ercan Kesal (Küf)
  • Ercan Kesal (Yozgat Blues)
  • Kıvanç Tatlıtuğ (Kelebeğin Rüyası)
  • Serdar Orçin (Eve Dönüş: Sarıkamış 1915)

EN İYİ KADIN OYUNCU

  • Defne Halman (Hayatboyu)
  • Demet Evgar (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • Deniz Hasgüler (Jin)
  • Jale Arıkan (Zerre)
  • Sanem Öge (Şimdiki Zaman)

EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU

  • Mustafa Uzunyılmaz (Meryem)
  • Nadir Sarıbacak (Yozgat Blues)
  • Rasim Öztekin (Düğün Dernek)
  • Tansu Biçer (Küf)
  • Tansu Biçer (Yozgat Blues)

EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU

  • Damla Sönmez (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • Farah Zeynep Abdullah (Kelebeğin Rüyası)
  • Özay Fecht (Zerre)
  • Rüçhan Çalışkur (Zerre)
  • Şenay Aydın (Şimdiki Zaman)

EN İYİ SENARYO

  • Erdem Tepegöz (Zerre)
  • Mahmut Fazıl Coşkun & Tarık Tufan (Yozgat Blues)
  • Onur Ünlü (Sen Aydınlatırsın Geceyi)
  • Reha Erdem (Jin)
  • Yımaz Erdoğan (Kelebeğin Rüyası)

EN İYİ KURGU

  • Gözümün Nuru | Ali Ada
  • Jin | Reha Erdem
  • Kelebeğin Rüyası | Bora Gökşingöül
  • Yozgat Blues | Çiçek Kahraman
  • Zerre | Mesut Ulutaş

EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETİMİ

  • Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 | Hayk Kirakosyan
  • Hayatboyu | Emre Erkmen
  • Jin | Florent Henry
  • Kelebeğin Rüyası | Gökhan Tiryaki
  • Sen Aydınlatırsın Geceyi | Vedat Özdemir

EN İYİ SANAT YÖNETİMİ

  • Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 | Tural Polat
  • Kelebeğin Rüyası | Hakan Yarkın
  • Sen Aydınlatırsın Geceyi | Hüsamettin Demirci
  • Yozgat Blues | Osman Özcan
  • Zerre | Tora Aghabayova

EN İYİ MÜZİK

  • Eve Dönüş: Sarıkamış 1915 | Mihaly Vig
  • Jin | Hildur Gugnadottir
  • Kelebeğin Rüyası | Rahman Altın
  • Meryem | Youki Yamamato
  • Zerre | Emrah Ağdan

EN İYİ BELGESEL

  • Babam, Devrim ve Ben
  • Mustafa’nın Yaşam Zinciri
  • Ot
  • Saroyan Ülkesi
  • Tek Başına Dans

EN İYİ KISA FİLM

  • Baskın
  • Emmaporation
  • Nerdesin?
  • Tornistan
  • Yaşam Merkezi