Deliha

deliha-2014-329

Sinemamızdaki ilklerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. İnsanlar artık “eski” olanın peşini bırakıp “yeni”nin peşinden koşmaya başladı. Son birkaç yıldır da bununla ilgili birçok örnekle karşılaştık. Bazıları büyük ilgi gördü, bazıları yerden yere vuruldu. Ama sinemaseverler yeniliklerlerin peşinden koşmaya devam etti. İşte bu hafta da bunlardan biri görücüye çıktı. Yalan Dünya‘nın Nurhayat’ı olarak tanıyıp sevdiğimiz Gupse Özay‘ın senaryosunu yazıp başrolünde oynadığı Deliha, uzun bir bekleyişin ardından vizyona girdi. Kendi senaryosunu yazıp oynayan ilk kadın sanatçı olan Özay’ın ilk filmi, genel olarak olumlu eleştiriler aldı. Ekip hafta boyunca programdan programa koşturmaya devam ederken ben de filmi izledim. Peki nasıl buldum? Söylenildiği gibi eğlenceli miydi? Yoksa sadece abartılan ve fos çıkan bir balon mu? Hadi, ona da bir göz atalım.

Deliha, aslında çok güzel bir hikayeye sahip. Saf, temiz kalpli ve deli dolu bir kız olan Zeliha (Gupse Özay)’yı merkeze alıyor film. Hayatının aşkını arayan, ancak bir türlü başarılı olamayan genç kız, arkadaşlarıyla fal baktırırken onu sonunda bulacağını öğreniyor. Öte yandan mahalledeki fotoğrafçı stüdyosu Şirinceli Cemal (Cihan Ercan) ve yakışıklı kardeşi Cemil (Barış Arduç) tarafından alınarak tekrar açılıyor. Zeliha hayatının aşkını bulduğuna inanarak kendini Cemil’e ispatlamaya çalışıyor, ancak gerçek aşkı başka birinde buluyor. Onun haricinde arkadaşları Havva (Zeynep Çamcı), Fatma (Hülya Duyar) ile Fevzi (Cenk Durmazel), menapoz olan annesi Aysel (Derya Alabora), kafası gidik anneannesi (Esin Eden) ve teyze oğlu Tayyar (Korhan Herduran) da Deliha’nın bu eğlenceli macerasında önemli yer tutuyor.

Gupse Özay, zaten senaristliğe aşina olan bir isim. Gençliğinde de birtakım skeçler yazan Özay, adını Oldu Teşekkürler ile daha geniş kitlelere duyuruyor ve Beyazıt Öztürk tarafından keşfediliyor. Sonrasında ise bildiğimiz gibi Yalan Dünya ile başlayan o süreç geliyor. Deliha’da ise kalemini geliştirmeyi başarmış başarılı oyuncu. Öyle ki filmi izlerken biraz Gülse Birselvari bir tat aldım açıkçası. Artık 4 yıldır aynı ekiple çalışmaktan mı, yoksa başka bir nedenden mi bilmem, ama Özay’ın iyi bir yazar olarak kendine yeni bir yol açtığını ve oradan da rahat rahat yürüyebileceğini söyleyebilirim.

Filmin olumlu yanlarından bahsedecek olursak, Hakan Algül‘ün rejisi yine gayet iyiydi. Ayrıca genel olarak hikayenin temelinin sağlam bir şekilde kurulduğunu da belirtmeliyim. Filmdeki esprilerin çoğu salonu kahkahalarla güldürmeyi başarıyor. Ki bu da sırf gülmek ve kafa dağıtmak için izleyen izleyiciler için iyi bir artı. İlk başta dişi bir Recep İvedik havasıyla karşımıza çıksa da ben yapılan karşılaştırmalara katılmıyorum. Evet, iki karakter de birbirlerine çok benziyor. Ancak Şahan Gökbakar sırtını kaba mizaha dayarken, Deliha’da incelikli espriler de yer alıyor. Açıkçası ben şahsen testosteron kokulu İvedik’i değil de, karikatürize edilmesine rağmen samimiyetinden hiçbir şey kaybetmeyen Deliha’yı tercih ederim.

Karakter analizleri de gayet güzel olmuş. Hepsinin dertleri güzelce anlatılmış. Deliha’nın sorunlarının yanı sıra, Havva-Tayyar ilişkisi, Cemal’in aşkı arayışı veya Fatma’nın yalnızlığı gibi konulara da değinilmiş. Mahalle halkı da gayet şeker olmuş. Teknik ile ilgili herhangi bir sıkıntı da yok. Ancak Özay’ın skeç geçmişinden dolayı bazı esprilerin havada kaldığını ve bazı sahnelerin de filme zorla yedirildiğini söylemek gerek. Senaryodaki küçük boşluklar da dikkat çekici, ama genel olarak filmin geneline yayılmadığı için çok da sıkıntı olmadı benim için.

Gupse Özay oyunculukta da gayet başarılı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Deliha karakterini üstüne bir kıyafet gibi geçirerek arz-ı endam ederken biz de onu her geçen dakika daha da fazla benimsiyoruz. Ancak tek alkış ona gitmemeli. Yan kadroda da parlayan isimler var. Mesela Zeynep Çamcı. Karakterinin çok iyi yazılmış olmasının yanı sıra Çamcı da gayet güzel oynamış. Özellikle ikinci yarıda oyunu daha da güçleniyor. Derya Alabora ve Esin Eden ise umduğumdan biraz daha geri planda kalmış olsalar da, ikisinin de gayet hoş bir oyun çıkardığını söylemeliyim. Bu aralar Karagül‘de de izlediğimiz Hülya Duyar‘ı da çok sevdim. Erkeklerde ise Cihan Ercan biraz daha öne çıkıyor bana göre. Doğal ve samimi oyunculuğuyla dikkat çekiyor yine. Barış Arduç‘u ise çok sevemedim, ama muhtemelen karakterinden ötürü olan bir durum bu. Yine de oyunculuk gerektiren bir rolü yoktu bana kalırsa. Korhan Herduran ve Cenk Durmazel de başarılı oyunculuklarıyla filmi yükselten isimlerden bazıları.

Sonuç olarak Deliha, bana göre gayet iyi bir yapım olmuş. Erkek egemen bir sektörde “kadın komedyen” olarak ortaya atılmak, her babayiğidin harcı değil. Film kötü bile olsa, yeni bir komedyenin doğuşunu görmek heyecan verici. Bu yüzden Gupse Özay’ı bu cesaretinden dolayı kutluyorum ve başarılarının devamını dilerken sizi de 2 saat süren samimi ve içten bir hikayeye davet ediyorum. Pişman olmayacaksınız.

[B]

NOT: Zeliha’nın söylediği Ahmet Kaya parçası Hep Sonradan da gayet güzeldi. Özay’ın sesi de bazı yerlerde detone olmasına rağmen hoştu. Sizi bilmem, ama en azından ben sevdim.

Yorum bırakın