Neredeyse yazın sonuna geldik. Biliyorsunuz Haziran sonundan beri birçok iş yayına girdi. Kimi çok beğenildi, kimi iyi olmasına rağmen reytinglerde çakıldı, kimileri ise kötü olmasına rağmen arkasındaki fan desteğiyle ayakta durmayı başardı. Ben de düşündüm ve kendimce yazın en iyilerini sizlerle paylaşmaya karar verdim. Buyursunlar…
EN İYİ DİZİ: Ulan İstanbul (Kanal D)
Aslında Güzel Köylü ve Ruhumun Aynası‘nı da beğenerek izliyorum, ama sonuçta bir diziyi seçmem gerekiyordu. Ben de Kanal D‘nin başarılı dizisini seçtim. Malum, kanalın bu tür başarıları ortada. Arka Sokaklar, Akasya Durağı, Kavak Yelleri, Geniş Aile, Küçük Kadınlar, Kanıt, Küçük Sırlar ve daha geçtiğimiz ay sona eren Güneşi Beklerken, bunlar verilebilecek en iyi örnekler. Ulan İstanbul da büyük ihtimalle kışa çıkacak, ama tabii gün ve saati değişecek. Pazartesi günleri Karadayı ile mücadele edebileceğini pek sanmıyorum. Umarım bitirilmez de, biz de bu bal gibi ekibin tadını çıkarabiliriz. Hemen onları da bir sayalım isterseniz: oyuncular Uğur Polat, Şebnem Bozoklu, Erkan Kolçak Köstendil, Kaan Yıldırım, Caner Özyurtlu, Sevtap Özaltun, Salih Bademci, Zeynep Kankonde, Beyti Engin, Zihni Göktay, Demet Gül, senarist Uğraş Güneş, yönetmen Murat Onbul ve daha nicesi. Hepinize teşekkürler…
EN İYİ ERKEK OYUNCU: Uğur Polat (Ulan İstanbul)
Kariyeri boyunca birbirinden başarılı işlerde rol alan Uğur Polat, sezona talihsiz bir başlangıç yapmıştı. The Killing isimli yabancı diziden uyarlanan Cinayet, ne yazık ki Türk izleyicisi tarafından pek sevilmemiş ve 5. bölümde sona ermişti. Ama karizmatik aktörün yüzü, şimdilerde rol aldığı Ulan İstanbul ile gülmeye başladı. Kandemir rolüne yepyeni bir boyut getiren Polat, adeta “İyi oyunculuk nasıl olur?” sorusuna cevap verircesine muhteşem performanslar sergiliyor her bölümde. Genellikle iyi işlerde oynayan aktör, bu seçiminde de hayal kırıklığına uğramamış kısacası. Ve gerçekten de çok karizmatik. Sonra Maşuka aşık olmasın da ne yapsın, değil mi?
EN İYİ KADIN OYUNCU: Filiz Ahmet (Ruhumun Aynası)
Merak etmeyin, bir kez daha Ruhumun Aynası‘nın bitirilmesine üzüldüğümü söyleyip kanala sataşmayacağım. Asıl konumuz farklı. Elveda Rumeli veya Muhteşem Yüzyıl‘ı izleyenler bilir, Filiz Ahmet her rolü üstüne eldiven gibi geçirebilen muhteşem bir oyuncu. Bu senenin başında rol aldığı Kadın İşi filmindeki performansıyla, Sadri Alışık Ödülleri‘nde Algı Eke (Kedi Özledi) ile birlikte En İyi Kadın Oyuncu (Komedi) ödülüne layık görülmüştü zaten. Ki daha önceden aldığı birçok ödül de mevcut. Uzun süredir ekranlardan uzak kalan ve kendini özleten güzel oyuncu, Ruhumun Aynası ile öyle bir dönüş yaptı ki, yine biz hayranlarını memnun etmeyi başardı. Psikolog Elçin’in her şeyden önce hayatındaki en gerçek insan olan Gülpare’ye büyük bir içtenlikle hayat veriyor kendisi. Ve bu sezondaki hiçbir performans da onunla başa çıkamadı. O olmasaydı Gizem Karaca‘yı seçerdim belki, ama Ahmet varken şimdilik çok da mümkün görünmüyor. Tabii dizi bitmeseydi. Bu arada Tuba Ünsal‘ı da unutmayalım. Pek de yetenekli olmadığını düşündüğüm aktris, tıpkı Karaca gibi son projesinde kendini çok geliştirdi. Ama ödül Filiz Ahmet’in…
EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU: Erkan Kolçak Köstendil (Ulan İstanbul) & Berk Cankat (Güzel Köylü)
Bu dalda bir galip seçmek için oldukça kafa yordum, ama olmadı. İki oyuncuya da haksızlık etmek istemedim. Bir yanda Sakarya Fırat ve Merhamet gibi yapımlarda rol alan ve şimdilerde Karlos rolüyle muhteşemliğin doruklarında dolaşan Erkan Kolçak Köstendil, diğer yanda ise Sana Bir Sır Vereceğim‘in ekrana kazandırdığı yeteneklerden biri olan, o dizide pek ısınamasam da Güzel Köylü‘de harikalar yaratan Berk Cankat. Sadece birini nasıl seçebilirdim ki? Mesela Karlos’suz bir Ulan İstanbul nasıl olabilir? Cemal’siz bir Güzelköy’ü hayal bile edemiyorum mesela. İki genç aktör de, kendi dizilerinin yıldızı. Emeklerinin karşılığını da vermemek olmaz. Tabii Ahmet Mümtaz Taylan, Murat Akkoyunlu, Caner Özyurtlu, Kaan Yıldırım, Engin Alkan ve daha nicesini de unutmayalım. Onlar da harika performanslar sergilediler. Ama içlerinden ikisini seçmem gerekiyordu, ben de seçtim. Başarılı oyuncuları tebrik ediyor ve yollarının her daim açık olmasını diliyorum…
EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU: Zerrin Sümer (Güzel Köylü)
Şebnem Bozoklu, Zeynep Kankonde, Suzan Aksoy ve Ayşen Gruda gibi isimlerin kapıştığı Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Bozoklu ödül için uzun bir süre boyunca seçtiğim isimdi. Kankonde’yle arasında gidip geliyordum daha doğrusu. Ama Zerrin Sümer’in son bölümdeki performansını görünce fikrim tamamen değişti. Gerçi her bölümde harikaydı kendisi, ama geçtiğimiz bölümde bir başkaydı. Adeta bir oyunculuk dersi veren usta oyuncu, Sultan Ana karakterini sempatik kıldığı için bile takdiri hak ediyor. Gelecek bölümlerde bizi daha da fazla eğlendireceğe benzeyen Sultan Ana ve elbette ki Sümer’e uzun ömürler diliyoruz…
EN İYİ SENARYO: Zehra Çelenk (Ruhumun Aynası)
Görüldüğü gibi ödüllerde Ulan İstanbul, Güzel Köylü ve Ruhumun Aynası liderliği hakim. Gerçi onlar haricinde bir tek Diğer Yarım‘a bakıyorum ki, o da ödül alacak bir iddiada değil henüz. Senaryo ödülüne gelirsek… Tabii ki de Ulan İstanbul ve Güzel Köylü’nün senaryoları da oldukça iyi. Ama biri bazen yaptığı göndermelerle rotasını kaybederken, diğeri de tekrara girebiliyor. Olsun, ben bu haliyle de seviyorum. Neyse. Kazanan Ruhumun Aynası’nın senaryosunu kaleme alan Zehra Çelenk. İki kadının hikayesi olarak yola çıkan, ama zamanla diğer karakterlerin de eklenmesiyle adeta şenliğe dönen Ruhumun Aynası, abartısız, doğal ve sade bir şekilde nasıl dizi yapılabileceğini gösterdi. Hikayesi öyle renkliydi ki… Tabii bu tür işlere ihtiyaç duyduğumuz anda yayına giren yapımların fişi bir süre sonra çekiliyor ve biz yeni arayışlar içerisine giriyoruz. Ruhumun Aynası’nın başına gelen de tam olarak budur. Neyse. Daha fazla konuşmak istemiyorum. Ödül Ruhumun Aynası’na gidiyor.
EN İYİ YARIŞMA PROGRAMI: Mehmet Ali Erbil ile Eyvah Düşüyorum (Star TV)
Bu yazıyı yazmadan önce sadece dizileri değerlendirmeyi planlamıştım; ama madem yazın en iyilerini seçiyoruz, en iyi yarışmayı da atlamak istemedim. Hem zaten bir sürü yarışma başladı yazın. Neyse. Yıllar boyunca Çarkıfelek ve skandallarıyla aklımızda kalan Mehmet Ali Erbil‘in ne kadar başarılı bir şovmen olduğunu tekrar gösteren, eğlenceli bir yarışma Eyvah Düşüyorum. Gerçi yeni bir yarışma değil, 2012’de Eser Yenenler‘in sunumuyla başlayan yarışma kısa zamanda ilgi çekti ve eğlenmek isteyenlerin tercih ettiği adreslerden biri oldu. Ama sonra yarışma bir şekilde bitti. Sonra tekrar başlayacağı haberi geldi. Her ne kadar ilk duyduğumda Mali’ye burun kıvırsam da (ilk bölümde de pek ısınamamıştım), sonraki bölümlerde adeta uçtu ve yazın en başarılı programına imza attı. Kısa zamanda formata alışan Erbil, böylece halk gözünde çoktan bozulmuş olan imajını düzeltmeyi başardı. Yarışmacılarla olan diyaloglarının yanı sıra, şarkı ve matematik bölümlerine hiç girmiyorum bile. Ne yazık ki yarışma kışın devam etmeyecek. Reytinglerden değil elbette. Gerçi kışın da ondan ayrı kalmayacağız. Mali’ye yepyeni bir format bulunmuş bile. Bakalım o nasıl olacak? Ama şöyle bir şey var ki, hangi programı sunarsa sunsun ilginç bir çekim alanı oluşturmayı başarabilen biri Erbil. Yolu açık olsun. Tabii, Kanal D‘de İlker Ayrık‘ın sunumuyla bir kez daha hayat bulan Çarkıfelek‘i de unutmayalım. Bazı format değişikliklerine hala ısınamasak da, “evimizin çocuğu” olan Ayrık, yine yeteneklerini konuşturdu. Neyse. Koskoca bir yaz da böyle geçti. Yeni sezonda görüşmek üzere…